Anasayfa İletişim
ANASAYFA DİKAB İHL İLAHİYAT DHBT DİB-MBSTS İSLAMİYET DİNİ RPOGRAMLAR Çocuklara Özel ZİYARETÇİ DEFTERİ
Not:
yapımdayız....Sitemize Destek Olmak İçin Reklamlarımızı Tıklayın...
 

İMAM HATİP LİSESİ, İLAHİYAT, DİKAB, YLSY İLAHİYAT, ARAPÇA, FIKIH, TEFSİR, SİYER, İSLAM TARİHİ

Eksiklerimi Göremeyecek Kadar Eksiğim !

Mehmet AKMEŞE / İlahiyatçı Yazar

Mehmet AKMEŞE  İlahiyatçı Yazar

hidayetnuru@gmail.com

 

''İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz?'' (1)     

En büyük kemalat insanın kendi kusurlarını görebilmesi ve yapmış olduğu hatayı tekrar etmemesidir. Ancak insanın nefsi kendi kusurlarını ve ayıplarını görmek istemez. Mesele insanın  kusurları, hataları ve eksiklikleri olduğu zaman nefis ve şeytan insanın nazarını  kendi üzerinden  kaldırıp, afaka çevirir. Kendisine ait kusurlarının farkında bile olmazken, başkalarının bütün kusurlarını açığa vurmaktan geri kalmaz. Kendi nefsini avukat gibi savunup temize çıkartırken, başkalarını ise adeta günah keçisi ilan eder. İşte en büyük eksiklik bu olmasına rağmen nefis bunu kabullenmeyerek, başkalarının eksikliklerini ve hatalarını arar.

Bunun misali şuna benzer: Şöyleki hemen önündeki dev yılanı görmeyip, nehrin öbür tarafındaki yengeçi öldürmeye çalışan adamın misali gibidir. Arif olan bu hakikatı şöyle dile getirmiştir:

''Elin gözünde ki çöpleri tek, tek,

Görüp gösteririz kaçirmayiz pek

Kendi gözümüzde mertek var mertek.

Biz bizdeki suçu görüyor muyuz? ''

Başkalarına anlatmış olduğumuz nasihatların tesirsiz kalmasının bir sebebide bu olsa gerek. Kendi kusurlarımızı, kendi eksikliklerimizi görememek. Hatta çok gariptir ayetlerin, hadislerin, veli zatların vermiş olduğu nasihatları anlatılırken, nedense hep bu hakikatlari başkalarının üzerinde tatbik etmeye çalışırız. Oysa kendi nefsini ıslah edemeyen, kendi kusurlarını göremeyen, kendi eksiklerini bilmeyen bir insan, nasıl kendi nefsini ıslah edebilir? Nasıl kendini düzeltebilir? Nasıl kemalata kavuşabilir? Nasıl?

Asrın büyük alimlerinden Said Nursi (r.a) insanın içine düşmüş olduğu bu vartayı şöyle dile getirir:

''Mâbuda lâyık bir tarzda nefsini metheder. Mâbuda lâyık bir tenzih ile nefsini meayibden tenzih ve tebrie eder. Elden geldiği kadar kusurları kendine lâyık görmez ve kabul etmez.''(2) Nefsi emmarenin telkiniyle hep başkalarının kusurlarını ve eksikliklerini görüp, bütün kusurları başkalarına mal eder. Böyle bir insan ise kemalatı elde edemez. Terrakki edemediği halde, tedenni ederek insaniyete layık olmayan bir dereceye sukut eder. Bunun çareyi yeganesi insanın kendini hatadan ve kusurdan hali görmemesidir. Başkalarının kusurlarını araştırmayıp, kendi nefsinin terbiyesi ile meşgul olarak nefis ve şeytanın dessas oyunlarına kapılmamaktır. Bu mesele cidiye alınması gereken bir meseledir. Biz başkalarının hatalarını, kusurlarını ve eksikliklerini araştırmak ve açığa vurmak ile görevli değiliz. Bizim vazifemiz kulluk bilinci ile kendi nefsimizi terbiye edip, salih amel ile rabbimizin rızasnı kazanmaktır.

-------------

1-Bakara Suresi-44

2-bk. Sözler, Yirmi Altıncı Söz, Zeyl.


kaynak:dinihaber.org

 

Son Bir Ay 19922 ziyaretçikişi burdaydı!


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol